Temiz Bir Zihin için Yazın!


  Yazı yazmayı hep sevmişimdir. Duygularım yükseldiği zaman bunları yazarak dışa vurmak bana iyi geliyor. Mutlu olduğumda, öfkelendiğimde, üzülüp ağladığımda, hoşlandığımda , yeni bir şeyler keşfettiğimde, hakkında yazı yazmaya değer insanlar tanıdığımda hep yazdım. Gerçekten bu bana çok iyi geliyordu. Düşüncelerimde ve duygularımda ki karmaşaları dindiriyordum. Hani evimiz dağılır da her yer birbirine girmiştir. Hiç olmaması gereken yerde duran eşyaları görüp“ Bunun burada ne işi var“  diye söylendiğimiz bir karmaşanın içerisindeyizdir. İnsanın beyni de aynen böyle karmaşıklaşıyor. Düşünceler , duygular birbirine giriyor. İşte böyle durumlardayken yazı yazarak ben, beynimi düzenlediğimi hissediyorum. Bir tür terapi gibi. Bazen de hiç fark edemediğim şeyleri yazı yazarken farkına varıyorum.

  Ben her insanın yazması gerektiğini savunuyorum. Çok şahane yazılar yazmaya da gerek yok. Kendiniz için yazın. Zihin dünyanızı temizlemek düzenlemek için yazın. Tüm karmaşayı boşaltın kağıda , rahatlayın.

  Yazı yazmanın en güzel tarafı da aradan uzun zamanlar geçtikten sonra o yazdığınız yazıları okuduğunuzda şaşırıyorsunuz. O zaman ki kendinizin neler hissettiğini , nasıl bir ruh halinde olduğunu, neler yaşadığını analiz edebiliyorsunuz. Aslında bu yazılar sizin gelecekteki  halinizle kurduğunuz bir iletişim.

 Ben bazen lise yıllarımda yazdığım yazıları buluyorum ve okuduğumda mutlu oluyorum. Ne kadar kolay unuttuğumuzu fark ediyorum. Okurken gerçekten bunları ben mi yazmışım diyorum. O yıllardaki halime geri dönüyorum adeta. Kendimde ki değişimi , gelişimi görüyorum. Bu güzel bir şey. Onun için yazın!

 Yaptığım en büyük hata ise yazdıkları belirli bir yerde toplamamış olmam. O zaman nerede boş bir sayfa bulduysam direk yazmışım. Birçoğu da kaybolmuş. Defterlerimin arasından bazı yazılarıma veya şiirlerime denk gelince seviniyorum. Sürpriz bir şekilde karşıma çıkmaları heyecan verici ama bundan sonra yazılarımı elimden geldiğince kaydetmeyi düşünüyorum.

  Şimdi lise zamanlarımda kendime yazmış olduğum bir mektubu paylaşacağım. Tam olarak ne zaman yazmış olduğumu hatırlayamıyorum. Bundan sonraki birkaç  paylaşımımı da eski yazılarımdan yapmayı düşünüyorum.
  
  Sevgili Canım,

 Bu sana yazdığım ilk mektup. Bundan sonra da belli aralıklarda yazmayı düşünüyorum. Bazen sıkkın, bazen heyecanlı, bazen durağan oluyorsun. İnan ki seni anlamakta zorlanıyorum. Bu garip hallerini mevsimsel şartlara  da bağlıyorum.
 Belki de çevrende gelişen olaylar seni fazlasıyla etkiliyor. Çok gereksiz şeyleri neden kafana takarsın ki? Sanki dünya senin etrafında dönüyor. Herkesin kendine göre bir yaşantısı, dertleri var.
 Bu hayat böyle bir düzen üzerine kurulmuş. Senin karşılaştıkların ne ki. Ne kadar tecrüben var şu hayatta?  Sana sitem etmek değil niyetim. Sen benim için çok özelsin ama herkes için özel olamazsın. Başkaları için de özel olmak istiyorsan hayatı akışına bırak. Bu hayatta olman seni özel yapan şey zaten. Hayat herkese bir sandalye sunar. Kimseyi ayakta bırakmaz. Herkesin kendine özgü bir sandalyesi vardır. Her şeyiyle olmasa da bu sandalyenin kalitesini arttırmak senin elinde.
 Evet sana söyleyeceklerim şimdilik bu kadar. Hayat sana yeterli miktarda ışık sunsun. Az olduğunda karanlıkta kalacağın gibi çok  olduğunda da gözlerin kamaşır , önünü göremezsin. Senin bunların hepsini anladığını biliyorum.  


                                                                                                                              İrem Nur ÖKSEL
      

Yorumlar

  1. Afarim afarim.yazmaya devam.çok güzel olmuş.

    YanıtlaSil
  2. Aynen öyle.İnsan öfkelendiğinde bile yazmalı içindekileri dışavurmanın en kolay yolu yazmak.Ben de arasıra karalıyorum bir şeyler rahatlamak için birebir.Okumanın ne kadar katkısı varsa insana yazmanın da öyle.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar