PAMUKKALE
Yolculuğumuz bu kez Pamukkale Travertenleri ’ne.
Çocukluğumdan beri fotoğrafları karşıma çıkardı. Özellikle ders kitaplarında çok sık görürdüm. Bembeyaz büyüleyici görüntüsüyle sanki dünya dışı bir yerdeymiş gibi hissettirirdi bana. Aslına bakarsanız gezerken de böyle hissettim, sanki farklı bir gezegendeydik. Oysaki çok da uzağımızda olmayan Denizli ilinde bulunuyordu. UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne girmiş bir yer.
GİRİŞ ÜCRETİ:
Giriş için 50 tl ( öğrenci de aynı fiyat)
bilet parası ödüyorsunuz. Bu fiyat çok kısa sürede hızla artmış. Doların
yükselmesiyle turistlere sudan ucuz gelen bilet fiyatlarını yükseltmek için
artırıldığını öğrendik. Herkesin gezip görmesi gereken bu doğa oluşumu için
fiyatların düşmesini umuyoruz. Müzekartı olanlar ise ücretsiz geçebiliyor.
Hemen oradan sivil için 70 tl, öğrenci
için 30 tl ( fiyatlar sürekli değişiyor) ödeyerek müzekartı çıkartılabiliyor. Neyse ki benim müze kartım vardı.
İçeriye girdiğinizde sizi ilk olarak Hierapolis Antik Kent karşılıyor.
İki giriş var biz üst girişten girdiğimiz için ilk bu manzarayla karşılaştık. Cennetin
kapılarının Hierapolis’te bulunduğuna inanılıyormuş ve geçmişte insanlar buraya
gömülmek istiyorlarmış. Bu kalıntıların arasında yürüdükten sonra antik
havuzların olduğu tesise geçtik. Burada irili
ufaklı gölcük şeklinde havuzlar bulunuyordu. Bu havuzlar Kleopatra Havuzu diye
de biliniyor. Suyu çok şifalı olduğunu özellikle de gözlere çok iyi geldiğini
öğrendik. Çok fazla yabancı turistin de bulunduğu havuzlarda insanlar yüzüyor, şifa
buluyordu. Bu özel suyun aktığı bir çeşmeden su içip yüzümüzü özellikle
gözlerimizi yıkadık. Suyun acımsı bir tadı vardı. Sodalı su diye geçiyor zaten.
Gözlerimize değdiğinde önce biraz yaktı ama sonrasında cildimizde ve
gözlerimizde bir ferahlık hissettik. Çeşme eski çeşmelerin çalışma prensibiyle
(özel bir ismi varsa da bilmiyorum) çalışıyordu. Kolu aşağı yukarı hareket
ettirdiğimizde su akıyordu. Havuzlara girmek içinde ayriyeten ücret ödemeniz
gerekiyor. Pek zamanımız olmadığı için havuzlara girmedik. Ama bir gün tekrar
gelip o havuzlara da girmek isterim😊
PAMUKKALE TRAVERTENLERİ:
Buradan da ayrıldıktan sonra
Pamukkale Travertenleri’ni görmeye gittik. İlk girdiğimizde en tepe noktadaydık
ve muhteşem Pamukkale manzarasına hakim bir noktada duruyorduk. Aşağıdaki çıkış
noktasına inene kadar uzunca, maceralı
bir yol yürüdük. Burada yürürken çıplak ayakla veya çorapla yürümenize izin
veriyorlar. Bunun sebebi de beyazlığını korumak. Çıplak ayakla yürümek biraz zor oluyordu.
Ayağına batan kireç taşları bazen çok rahatsız edici olabiliyordu. Yol boyunca
kalsiyum karbonatlı suları ılık olan küçük küçük havuzcuklarla karşılaştık.
Son olarak;
Pamukkale doğanın bir eseri. UNESCO tarafından
da korunan bu eser umarım uzun yıllar varlığını sürdürür ve korunur. Bir kez
daha gidip burada daha uzun zaman geçirmek isterim.
NOT: Bu önemli bir nokta. Video paylaşma fikri ilk başlarda benimsemiş olduğum bir fikir değildi. Ama sonradan anlatımımı güçlendireceğini ve daha eğlenceli olacağını düşünüp koyma kararı verdim. Şimdi izleyeceğiniz videonun epey amatörce olduğunun farkındayım. telefonu yan tutmuşum filan. Ama bunların hepsi birer anı onun için güzellll 😁😁
İrem Nur ÖKSEL
Yorumlar
Yorum Gönder