KOCAMAN SEN


  

  Her sabah olduğu gibi alarmınızın çalmasıyla gözlerinizi araladınız. Henüz uyanmaya hazır hissetmiyordunuz. Yorganızı başınıza kapattınız, uykuya devam etmek istediniz . Geri uyuyamazdınız artık. Sorumluluklarınız, bir bir aklınıza gelmişti ve çoktan beyninizi kemirmeye başlamıştı bile. Büyük bir gün sizi bekliyordu. Gözlerinizi tavana diktiniz ve bir süre tavanın sıvasını incelediniz. Ama bugün bir gariplik hissediyordunuz kendinizde. Kollarınızın yatağın kenarına normalden fazla sarktığını gördünüz.  Ayaklarınız yorganın dışına çıkmıştı. ‘’Neler oluyor bana’’ diye söylendiniz. Ayağa kalkmaya çalıştınız. Bu inanılmaz bir şey. Resmen normal halinizin iki katı kadarsınız ve halen büyümeye devam ediyorsunuz. Eniniz ve boyunuz doğru orantıda büyüyor. Neler olduğunu anlamamakla birlikte İnsanlar beni bu halde görseler ne derler diye düşünüyorsunuz.
Korkuyorsunuz.
 Saklamak istiyorsunuz kendinizi.  Ama nafile .Çoktan oturduğunuz apartmanın büyüklüğüne eriştiniz bile.  İnsanlar şaşkın bir şekilde size bakıyor. Herkes telaş içinde kaçıyor etrafınızdan. Çığlık, korna ve sren sesleri… Kıyamet kopuyor adeta. Siz hiçbir şey yapmıyorsunuz . Olayın şaşkınlığı halen üzerindeyken kimseye zarar vermemek için kıpırdamıyorsunuz bile yerinizden. Sırtınızı  apartmana dayamış halen etrafınızda kendinizden daha büyük saklanacak bir yer arıyorsunuz. Kendinizden saklanmak istiyorsunuz. Bir an önce bu utanç verici olay bitsin diye dualar ediyorsunuz. Ne yazık ki daha da büyüyorsunuz. Artık saklanmanız imkansız koca bir mahalle sizi görebiliyor. Büyümeye devam ediyorsunuz. İnsanlar nokta kadar görünüyor. Sesleri duymamaya başlıyorsunuz.
  Artık kafanız bulutlarla aynı hizada. Aşağıya baktığınızda net bir şey göremiyorsunuz. Artık utanmıyorsunuz. Bulutlarla aynı hizada olmak sizi heyecanlandırıyor. Bugün ki ilk adımınızı atıyorsunuz. Ayağınızın altında bir batma  hissediyorsunuz. Acaba şu an kaç tane apartmanı ezdiniz? Aşağıda neler oluyor diye aklınızdan geçiriyorsunuz.  Ama ikinci adımı daha kararlı attınız. İleride Sirüs bulutlarını gördünüz. Bu bulutlara daha yakından bakmak istediniz. Tempolu adımlarla ilerlediniz. Artık aşağıda neler olup bittiğini düşünmüyordunuz bile. Adeta dünya ayağınızın altında dönen bir top gibi. 
 Artık o kadar büyüksünüz ki. Atmosfer dışına çıktınız. Uzay boşluğuna bakıyorsunuz. Hiç ses yok. Bambaşka bir ortam. Biz bunca şeyin altında mı yaşıyormuşuz diye aklınızdan geçiriyorsunuz. Ay'a bakıyorsunuz. Çok da uzak gelmedi gözünüze. Ay’a geçmek istediniz. Çocukken su kanalının karşısına atlamak için yaptığınız hareketlerin aynısını yapmaya karar verdiniz. Dünyanın üzerinde bir adımınızı geriye alıp geriye doğru gerildiniz. Su kanalında karşıya geçerken içinizde hissettiğiniz  suya düşme korkusunun benzerini Dünyadan Ay’a atlamak istediğinizde hissettiniz. Bambaşka durumlar ama benzer korkular. Bir iki sallanma hareketinden sonra kocaman bir sıçrayış yaptınız. Hooooppp…
 Aman Allah’ım, yer çekimsiz ortam. İki ayağınız Dünya ‘dan kesildikten sonra boşlukta  asılı kaldınız. Ne yapacağım şimdi diye korkmaya başladınız. Dünya yörüngesinin etkisiyle vücudunuz farklı yönlerde dönmeye başladı. Bu keyifli geldi size. Bir akış içinde kendi ritminizi buldunuz. Halen büyümeye devam ediyordunuz. Tekrar Dünya ‘ya dönüp baktınız. Avcunuz kadardı. Avcunuza aldığınız. Bu sabahı düşündünüz. Yaşadığınız ülkeye denk gelecek bir noktaya parmağınızı yerleştirdiniz. Bu sabah o noktadaki kalabalık ve gürültülü şehrinizde, beton bloklardan oluşan  sokağınızdaki apartmanınızın dördüncü katında, her ay maaşınızın yarısını ödediğiniz kiralık dairenizde, pek de sıcak olmayan ama kendinizi en rahat  hissettiğiniz tek kişilik yatağınızda uzanırken dert ettiğiniz şeyleri aklınıza getirdiniz. Ne de küçük meselelere odaklamışsınız kendinizi. Neleri kafaya takıp büyütmüşsünüz. Büyütüp kocaman etmişsiniz dertleri, kafanızda. Şimdi kendinize bir bakın. Dertlerinizin size ulaşamayacağı kadar kocamansınız. Derin bir ‘’ohhh ‘’ çektiniz. Verdiğiniz nefesle Dünya’da kasırgalar mı yarattınız bilinmez ama siz rahatladınız, dertlerinizi boşalttınız.
                                       

                                                                                                                             İrem Nur Öksel



Not: Bu yazıyı , bir yazımın altına yapılan şu yoruma ithafen yazdım.:)

 ''The world is a hell for delicate hearts'' 

                                                                                                     

Yorumlar

  1. http://www.devtiyatro.gov.tr/DevletTiyatro/genelprogramlar/5

    There is an event before final exams :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kadın ve erkek ilişkilerini matruşkayla nasıl ilişkilendirmişler, merak ettim doğrusu :)

      Sil

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar